DOĞUM GÜNÜNDE YAŞANAN DUYGU KARMAŞASI
- Seyma Agar Pehlivan
- 20 Eki 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Eki 2020
Doğum günü bazen mutluluk coşkuyla karşılanan ve yaşanan bir gün iken bazen durum böyle olmayabilir. ‘’Sanırım bu sadece bende böyle, ağlarım, ufak şeylere sinirlenirim doğum günlerimde’’ söylemleri yabancı değil. Kimi zaman yakınlarıyla bazı sebeplerden tartışmalar kimi zaman sebepli-sebepsiz ağlamalar rastlanılan durumlardır.
Peki neden olabilir bu hiç düşündünüz mü?
Bir doğumda annelerin ilk duymak istedikleri şey bebeklerin ağlamalarıdır, çünkü bu ağlama hayata bir merhabadır, sağlık göstergesidir. Anne karnında kapalı olan akciğer kapakçıkları doğum sonrası açılır ve bu açılma ancak ağlayarak güçlü bir nefes alıp verme aracılığıyla mümkün olur. Yani ağlayan bebek, rahat nefes alır. Hatta annenin memesindeki sütün kanallarda ilerlemesi bu ağlama sesiyle ilişkilidir. Bu durumun sezaryen doğum yapan henüz anestezi etkisi sürerken bebeğin ağlamasını duyan annede de aynı şekilde olması bilinçdışı bir sürece işaret etmektedir.
Doğumdan doğum gününe ilerleyecek olursak doğum günleri beklentiler, hayal kırıklıkları, umutlar, geçmiş gelecek ile ilgili daha yoğun düşünceleri ile gelir. Hatırlanmak, iyi dileklerde bulunulması, jestler, kutlamalar… Burada kişinin hayattaki konumuna dair bir ötekinin; kişinin doğumu, varlığı ile ilgili söylemleri kişinin tarihi ile ilgili çağrışımları hareketlendirir. Öyle ki henüz 6 aylık bir bebek aynada ilk tanıştığı yansımasında gördüğü o yabancıyla, kucağında olduğu annesinin söylemiyle tanışır. Doğum günü yıl dönümlerinde bir ötekinin söylemiyle devam eder.
Geçmiş gelecek ile ilgili düşüncelerin, belki de geçmişe dair çağrışımların en yoğun olduğu günler diyebiliriz bu yıldönümleri için. Sorgulamalar, beklentiler, istekler, pişmanlıklar gün boyu zihni meşgul eder. Burada bir zorlanma varsa bu bazen gözyaşı bazen öfke ile yansır. Ancak ötekinin söylemi içinde tanınarak var olan ‘’ben’’in varlığına ve ‘’ben olma hali’’ne dair çağrışımlarının doğum gününde hareketlenmesi durumunda, kimi zaman ifadede zorlanılan o duygu karmaşasını düşünebiliriz. Bu hareketlenmeler kişinin kendi tarihine bir pencere açar. Eski yaştan ayrılık, yeni bir yaş alma, geride kalan yaşların muhasebesi bazen bir ‘’yaş’’ olur ve akar. Bazen de geleceğe dair kaygı bazen coşku şeklinde karmaşık duygulara neden olur. Eski yaştan ayrılıkla gelen yeni yaşa atfedilen dileklerle pastadaki mum üflenir, alınan nefes verilir, mumun ‘yanması durdurulur’. İstekler, dilekler, umutlar üzerine düşünülür.
Uzman Klinik Psikolog
Şeyma Ağar Pehlivan

Comentários